12 Mayıs 2009 Salı

Cadde-i Kübra Olan Kur'an...


Allah'a götüren yollar ana başlık olarak dörttür. Bunlar Kelam, Felsefe, Tasavvuf ve Kur'an'dır.
Gerçi ilk üçü Kur'an'dan alınmış mesleklerdir,ancak zaman içinde fikirler karışmış çatallaşmış ve doğru ile yanlış ayırt edilemez hale gelmiştir.
Felsefe özellikle İslam'dan çok uzaklaşmış ve artık toparlanması zor gözüken bir meslektir. Felsefe ile İslam ne zaman omuz omuza vermişse bir ilerleme olmuş, ne zaman ayrılmış hakikatler adına ciddi perdeler oluşmuştur. Artık kullanılmaz bir hale gelmiş zira felsefe dinsizlerin eline geçmiştir. Kur'an'dan alınmış o güzide meslek heba olmuştur.

Kelam ile kazanılan marifet ise artık doyurucu olmamaktadır. Hem öğrenmek için çok uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Marifet Kur'an'dan öğrenildiğinde her yönü ile Allah'ı tanıtıp bildirebilir. Kelem ilimindeki gibi akli delil diyerek verilenler yetmiyor.
Bahsedilen meslekler binlerce cilt kitap telif etmiş, ancak bürhan ve akıl ile marifete ulaşabilmiş, bürhan ve akıl ile Kuran'dan alınmış olan Kur'an'a nazaran hakikatleri ancak üstün alimlere verebilmiş ve yetersiz kalmıştır. Kur'an'ı Kur'an ile açıklama Sahabe peygamber mesleğidir ehl-i sünnetin mesleğidir. tasaffuv gibi kalp ayağı ile giden mübarek bir meslek gibi veya felsefe gibi aklına güvenerek veya Kelam gibi sadece bürhanlarla değil dört unsur bir arada kullanılarak ortaya çıkmıştır. Her şeyde Allah'ı tanımayı sağlayacak yollar açmıştır. Adete Asa-ı Musa gibi nereye vurmuşsa su çıkarmış, hakikatler fışkırmış ve itiraz edilemez sonuçlara ulaşılmıştır.
Eskiden tasavvuf ayağı ile marifet isteyenler bir şeyhe tabi olmuş, bazı zaman tek bir hakikat için 40 sene çalışmıştır. Oysa Kur'an ile hakikatleri anlamak 40 senede kazınılan o hakikatleri 40 günde kazandırabilmektedir. Zaten bu zamanda bir tek hakikat için kırk sene beklemeye kimsenin takati ve zamanı yoktur, devrin aceleci insanları ise buna tahammül edememektedir. Bu yüzden tarikatin en önemli özelliği olan seneleri bulan inziva ve çile yolu ile terbiye metodu terk edilmek zorunda kalınmış. Tarikat dahi nerdeyse tasavvuftan istifa edip en makul cadde olan Kur'an'ı Kur'an ile anlama cadesine gelmiştir.
Kur'an hakikatlerinin talebeleri olan ehl-i sünnet ve’lcemaat akıl, bürhan ve kalb ile Kur'an'dan aldığı dersler sayesinde adeta her vurduğu yerden su çıkaran Asa-ı Musa gibi her ayet veya hadisten her şeyden Allah'a ulaştıran deliller çıkarmıştır. Ne İşrakiyun gibi sadece sezgi ve ilhama dayanan bir model çıkarmış, ne Batıniler gibi sadece eşyanın iç yüzü ile ilgilenmiş, ne zahiriyun(mezhebsizler) gibi sadece görünüşe bakmıştır, bilim gibi sadece beş duyuya hitab eden beşeri ilimlerle ve felsefe gibi sadece akıl ile hakikatlere ulaşmaya çalışmamış;Kuran'ın ışığında hepsini ihtiva eden tamamen mükemmel bir anlayışla çok kısa sürede hakikatler ulaşamayı sağlamıştır. Zamanın çok önemli olduğu bu dönemde hakikatler giden en kestirme yolu göstermiştir.

Evet Kelem, felsefe, tasavvuf, bilim vs hepsi marifete ulaştırabilecek yollardır. Ama bu devirde tahkiki iman sadece biri ile mümkün değildir. Belki dördününde içinde olduğu Kur'an'ı anlamakla mümkündür.

Oda bu devirde Risale-i Nur'dur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder