5 Temmuz 2009 Pazar

Dün Düşmanlarının Çelişkileri-1 (düzenlenmiş)

Şöyle bir dünyanıza bir bakın. İnsanların çoğu gaflet içinde. Kıyametin kopmasına hiç bir sebep olmasa şu insanların dünyayı kirletmesi ve israfı dünyalarını onların başına yıkacak.

Bakın bir hiç uğruna, sinek kanadı kadar ehemmiyeti olmayan dünya malı için edilen şu zulümlere, dünyayı nasıl yaşanmaz hale getirdi.

Bakın şu kapitalist zihniyete, nasıl serveti birkaç kişiye topluyor ve bakın şu kapitalizme üretim toplumunu nasıl tüketim toplumuna çevirdi. Sermayeyi nasıl işçiye düşman yaptı. Ya efendisin ya köle dusturunu insanın eline verip insanlığı girdapa sürdü. Zaruret silahı ile şefkat ve merhameti ortadan kaldırdı.

Hem bak, nasıl gelecek nesillerin güvencesi, ahlaklı çocukları yetiştiren annelerin ihtiyaçlarını artırıp para uğruna onları yuvalarından çıkardılar. Lüks hayat uğruna ahlaklarını terk edip ahlaksız çocukların anneleri oldular. Şefkat kahramanı iken nasıl canavara çevirdiler. Öyle anneleri dinleyin, evladının hıyanetininden nasıl şikayet ettiğini duyacaksınız.

Bakın şu kominizme; işçi hakları ve -kendi taptıkları doğa kuralına aykırı olarak- mutlak eşitlik zırvasına insanlığın fıtratını bozdular, adaletsizliğe sebep oldular. Özgürlük, diye gençlere gayr-ı meşru zevki ve eğlenceyi sundular. Özgürlüğe, anarşi ve sorumsuzluk elbisesi giydirdiler. Aileyi tar u mar ettiler.

Hem işçi hakkı, diye nasıl sermayeye düşman olup nifak çıkardılar. Kadını eşitlik namına nasıl sahipsiz bırakıp cinsi bir mal haline getirdiler. Fıtri giysisini çıkarıp hayvani bir elbiseyi sundular. Sonra sözde düşman oldukları kapitalizmin kucağına atıp kerhanelere attılar, mafya babalarının kölesi ettiler, patronların hizmetkarı eylediler. Hem onları ponpon kız kılığına sokup soytarı yaptılar. Adını da "kadın erkek eşitliği ve özgürlük" olarak değiştirdiler.

Cehaletlerinden "İslam kadını köle etmiş" zannederek güya düzeltmek-isyan etmek adına kadınlara hakkını vermek safsatası ile sokağa salıp köle gibi çalıştırdılar, geçim derdi erkeğe bir sorumluluk iken kadını o derde sokup zalim dünyanın hain boğuşmalarına mecbur ettiler. Kadının zayıf omuzlarına dünyayı yüklediler. İslam'ın kadına "evinde otur, çalşmak ve yük çekmek zorunda değilsin, kralileçe gibi baş tacısın, hizmetkar değil, hizmet edilensin" dediğini anlamak istemediler. Kadınlarını eskilerin adeti ile köle yapıp buna din hakkı ve emri diyen cahillerin işine "din" adını koydular, koymak istediler.

Bakın şu hümanistlere; "insanlık ne çekti ise dinden çekti" iddiası ile semavi dinleri ortadan kaldırıp insanlığa hürriyeti vermek adına onların imanlarını söküp atma gayesi ile sevgi elbisesi giymiş bir yılanı insanlığa armağan ettiler. Oysa sevgiyi insanlıktan kaldırdılar. Kominizmin anaşist fikirlerinin gönüllü naşiri oldular. Kapitalizme hizmetkar olup insanlığı kaosa saldılar.

Bakın şu ırkçılara; Allah milletleri tanışıp kaynaşmak ve biribirilerinden istifade etmek, biribirilerinin eksiklerini tamamlamak için farklı farklı yaratmışken, onlar nasıl, üstün ırk, davası ile ırklar arasına nifak sokup iki dünya savaşını insanlığa musallat etti.

Bakın, şu her bir ideolojiye, suçu nasıl biribirilerine atıyorlar. Bakın, şu hayasız evhamlarına, nasıl her şeyi dindarlardan biliyorlar.

Sorarım size; bunların peşinde koşan ve insanlıktan dini kaldırmak istiyenlere; İslamiyetin hangi emirini veya hangi yasağını muzır buluyorsunuz? Kainatın sonunu hazırlayan israfı yasaklamasına mı kızıyorsunuz, yoksa temizliği imanın yarısı görmesine mi? İnsanı insan olmaktan çıkaran, bilinen yüzlerce sağlık zararı olan, aileleri perişan eden, hayatları söndüren, aklı iptal eden içkiyi yasaklamasına mı? Aklı akıl dediğiniz halde, aklı iptal eden içkiyi savunmanızı hangi akıl ile izah ediyorsunuz?

Yoksa aileleri dağıtan, eşleri biribirine düşman eden, boşanan eşlerin çocuklarının sevgisiz büyüyüp topluma muzır bir hale getiren kumarı yasak etmesine mi?

Yoksa insanların emeğini heba eden, zevk ve sefası için veya içkisi veya kumarı için –zıkkım olsun- bir parça esrar için,kucağında masum çocuğu ve anayı hunharca soyan ve darb eden hırsıza uygulanacak cezaya mı?

Yoksa "sen çalış ben yiyeyim" fikrinden çıkan ve servetleri yutan faize düşman olmasına mı?

Neye kızıyorsunuz, İslam’ın insana hürriyetini vermesine mi, şefkat ve merhamet emrine mi? Karıncanın dahi hukukunu muhafaza etmesine mi? Adaletine mi? Yoksa kendini ilah gören zalim zorbaların cehennem odunu olduğunu söylemesine mi?
Neye kızıyorsunuz; bu dünyada zalimler ,hırsızlar tarafından hakkı çiğnenmiş mazlumların bu dünyada intikamını alamaya gücü yetmeyince ahirtte alma ümitlerine mi? Neye kızıyorsunuz,imanlı insanların, kendisine yapılan bir zulum karşınında gidip initkam almak için suçsuz günahsız insanların malına derb eden ve bazen canına kaset eden kişiler gibi yapmayıp, Allah'a havale etmesine mi?

Neye kızıyorsunuz? Bilmiyorsunuz.
Gözleriniz var görmüyorsunuz! Bakınız bir Müslüman nasıl huzuru ailesinde bulmuş. Dünyanın keşmekeşinden kurtulmuş, kendini sıcak ailesinin şefkatli kolarına salmış. En güzel sinama filmini evladı ile oynamaya tercih etmemiş.
Yoksa bu sevgiden mahrum kaldığınız da kıskadığınız için mi bu öfkeniz?
Yoksa ailesine ihanet eden ve düşman olanları mı tercih ederdiniz? Babası ile bir kez oynayamamış ve sevgisiz kalmış insanların dünyayı nasıl kırdığını görmüyor musunuz?

Aklını ilah yapıp kendini zeki gören Kapitalist, Kominist, Anarşist, Kemalist, Faşistler; dışarıya bakın, şu kaos Müslümanlardan mı geliyor, İslam’dan uzak bir hayat yaşayanlardan mı? Yoksa, İslam adına zulm yapan saf veya cahillerden mi? Kafirden, münafıkatan mı?
Şu anarşi, şu yaşanmaz hale gelen dünyanın kabahati, Kur’an’ın merhamet emrini , şimdi tam olarak uygulayanı bir avuç kalmış Müslümana mı ait?
Bir de kalkmış cerbeze ve hezeyan ile "biz dine karşı değiliz, yobazlara karşıyız" deme haddini gösterebiliyorsunuz.

İyi de İslam’ın bir avuç kalmasına ve doğru yaşamasına sebep olan Kur’an mı, sizin insanlığa sunduğunuz onları İslam'dan kandırmakla soğutan ve uzaklaştıran zehirli fikirleriniz mi? İslam’ın –anlayamadığınız- teferruat kısmına takılıp insanlığın yegane saadetine kaynak olan Kur’an’ın emirlerine düşman olmanız ve Kur'an'ın kaideleri ile yaşamaya düşman olmanız hangi akılladır?

Oysa siz bu dünyayı seviyorsunuz, çünkü içinde ebedi kalacakmış gibi onu imar etmeye çalışıyorsunuz. Onun yok olmasını istemiyorsunuz. Sanki dünya var oldukça içinde yaşayacaksınız hayal ediyorsunuz. Kutuplarda ki bir beyaz ayı için dahi üzülüyor ve acı çekiyorsunuz. Arjantinde bir çocuk aç kalsa gece uyuyamıyorsunuz. Bir kelebek için üzülüyorsunuz. Yere biri çöp atsa kızıyorsunuz.
Siz dünyanın her yerinde acıklı bir hal görüyorsunuz.Yahu bütün memleket, elinde tuttuğun, hakkı batıl batılı hak gösteren felsefe dürbünü ile sana bir matemhaneye dönmüş. Herşey ve herkez sana feryad eder görünmüş. Herkez ruhen ölmüş, herkez ağlıyor. Herkez sana yabancı herşey sana düşman. Herşey, herkez biribirine düşman. Herkez yetim, herkez biçare. Dünyada daima bir boğuşma var görüyorsunuz.
Aman veren yok. Elinizden de bir şey gelmediğinden vicdanınız azab içinde. Demek siz dünyaya müptelasınız.

Demek siz, Müslümanın güzel düşünüp güzel görmesine ve güzel görmekle hayatından lezzet almasına kızıyor ve kuskanıyorsunuz. İnsan ulaşamadığına düşmandır kaidesince düşmanlığınız bundan mı?

Bilin ki, Semavi Dine düşman oldukça, Semavi dinin emirlerini uyguluyan birine düşman olundukça dünyanız mahf olacak, başınıza yıkılacak. Zira, israf ve zulümlerin kaynağı aç gözlülük ancak semavi dinin iktisat ve kanaat emrine tabi olmakla önlenir. İnsanlığa yararlı olan ve senin müptela olduğun dünyanı kırmayacak evlat ancak İslam'ın ölçülerinde sağlıklı ve mutlu bir aile ile mümkündür. Şu kaos, şu boğuşma, ancak Kur'an'ın emrine yapışmakla ortadan kalkar. Zulüm, İslam'ın adalet kılıncı ile kesilir. Sokağa çöp atmamak, "temizlik imanın yarısıdır" emri ile kesilir.

Oysa peşinde koştuğunuz humanizm ve israfa sebep olan kapitalizm ve aileyi bozan kominizm, insanları ayıran ırkçılık dünyanızı mahv ediyor. Onu seviyorsanız çabuk ve hemen o fikirlerden çıkıp Semavi din dairesine girmesiniz bile onun ihyasına önce siz çalışınız. Çünkü, dünyanız yıkıldı, yıkılıyor.

Bizim için hava hoş…Yoksa size düşüncesiz demek zorundayız.

Din Düşmanlarının Çelişkileri-2

Bir süre önce "Din Düşmanlarını Çelişkisi" ismi ile kaleme aldığım yazıdan müsbet ve menfi pek çok yerde tepki geldi. Demek amacına ulaştı.
Koministler, Kemalistler, Milliyetçiler "Biz Müslüman değilmiyiz?" itirazı yaptı. Kimileri yazıyı "ayırımcılık" iddiası ile taşladı. Daha farklı sözünü etmeye değmez akıl almaz itirazlar geldi. Bu itirazların bazılarına cevap için yazılmıştır:

Evvela, bir meselede yazarın kast ettiği mananın dışında anlaşılmalarda yazarın kusuru olamaz. Nihayetinde yazar eğer "din karşıtlarının çelişkisi" demişse, içinde ne yazmışsa din karşıtlarının çelişkisini beyan içindir. Din karşıtı olmadığını iddia edip tepki vermek cerbezedir(demogojidir) veya safsatadır.

İkinci olarak; bir kişi dünyevi görüş olarak Kominizmi benimsediği halde Müslüman olduğunu ve dine karşı olmadığını kabul edebilir. İtiraz edilmez.Zaten o zaman söz meclisten dışarıdır, denilir. Ancak, o kişi tüm koministlerin dine karşı olmadığını söyleyemez. Çünkü, dine karşı ve apaçık düşman olan koministeler çokturlar.

Aynen öyle, bir Kemalist "dine karşı değilim" diyebilir. Lakin, "tüm Kemalistler dine dosttur" diyemez. Zira, dine karşı, apaçık düşman olan "ben Allah'ın kanunları ile yaşamam ve yaşayana müsammaha göstermem" ve hatta dindarlara "yobaz" diyen vardır. "Din karşıtı" dendiği zaman muhattab o gibi adamlardır. Dünyevi görüş olarak "Kemalistim, ancak dine karşı değilim" diyen zaten sözün muhattabı olmaz.

Aynen öyle, milliyetçiler da benzer tepkiyi verdi. Ancak, kimse kimseyi kandırmıyor. Milliyetçiler içinde dine karşı olan vardır. Hatta "Türkün dini Şamanizimdir, Müslüman Arapındır, ona yakışır" diyen çoktur. Demek "din karşıtlarının çelişkisi" denemesi onlar içindir. Dindar milliyetçilerin alınmasına hiç gerek yoktur.

Hem kapitalsitler içinde Müslüman çoktur. Onların alınması da abestir.

Nihayetinde yazar "kominizm, kapitalizm, milliyetçilik, Kemalizm, Humanizm gibi ideolojileri benimsememektedir ve bu demokraside bir haktır.

Mesela, nasıl ki Hümanistler der "Dünya ne çekti ise dinden çekti" Bunu düşünmek demokratik hakkıdır. Benim yazıma "bizde Müslümanız" diyerek itiraz edenler de bu söze "demokratik hak " nazarı ile bakıyor ve tepki vermiyor. Dini kendine rehber edinmiş biri çıkıp onların o sözlerini iade makamında dese "Esas insanlık ne çekti ise din karşıtlarından çekti" hakkıdır. "Biz de Müslümanız" diye benim o sözüme alınıp hümanislerin "insanlık ne çekti ise dinden çekti" sözüne itiraz etmediği halde, bu söze itiraz etmesi haddini aşmaktır. Apaçık bir tarafgirliktir. Cerbezedir.

Bu kişilerin "bende Müslümanım" esefine hakkı yoktur. Zira, Müslüman olmak taraf olmaktır. Nasıl Kominist dendiğinde kominizme taraf biri anlaşılır, Müslüman dendiğinde İslam'a taraf biri olduğu anlaşılır. İslam'a taraf olduğunu ve müslüman olduğunu ilan eden biri de "insanlar ne çekti ise dinden" çekti sözüne İslam namına itiraz eder. Etmeyip bilakis din karşıtlarına yazılmış bir yazıya "biz de Müslümanız, niye ayırımcılık yapıyorsun" diye alınmak samimiyetten uzaktır.

Şimdi, dine karıştların olduğu dünyevi görüşü benimseyen birinin fikirdaşlarına "durun, dine karşı olmayın, biz de Müslümanız" demek yerinde o tür din düşmanlarına savunma makamında itiraz eden ve şefkat ile nasihat eden birine "biz de o ideolojideyiz, ama din karşıtı" değiliz diyerek itiraz eden ve alınan ve kınayan akılsız, düşüncesiz, anlayışsız, meseleler arasında bağ kurma kabiliyeti olmayan manasına gelen ahmaktır.

Hem şu da var ki: Mesela bir kominist kapitalistlere her türlü hakareti ediyor, yada bir Milliytçiyi ırkçı, faşist diye yaftalıyor yada tam tersi bir Milliyetçi koministlere hayvan muamelesi yapıyor , bu kişiler her türlü zıt ideolojiye ve mensublarına hakareti ve eleştiriyi demokratik hak olarak görüyor, kendilerini pire ısırsa yorgana kabahat buluyorlar. Değerli bir şarkıcının dediği gibi "bu ne yaman çelişki annem"
İşte bu kadar!