8 Ağustos 2009 Cumartesi

Meşrutiyet (Demokrasi ve Cumhuriyet) Nedir?

İşte, meşrûtiyet
Ve işlerde onlarla istişare et. (Al-i İmran Sûresi: 159)
Onların aralarındaki işleri istişare iledir. (Şura Sûresi: 38)

âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer'iyedir. O vücud-u nûrânînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi mârifettir, lisânı muhabbettir, aklı kânundur, şahıs değildir.

Evet, meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz. Umum akvâmın sebeb-i saadetidir; siz de saadete gideceksiniz. Bütün eşvâk ve hissiyât-ı âliyeyi uyandırır; uyku bes(yeter), siz de uyanınız. İnsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz. İslâmiyetin bahtını, Asya'nın tâliini açacaktır.

Münazarat- Said Nursi

istişare: Bir meselede birine danışma
tecelli: yansıma, görünme
meşveret-i şer'iye:şeriata ait meşveret, dine uygun yapılan meşveret
vücud-u nurani: parlak aydınlanmış vücud
marifet: bilgi
eşvek: şevkler, arzular
hissyat-ı aliye: yüce hisler
tali:kısmet

7 Ağustos 2009 Cuma

Efkârı teşviş eden, hürriyet ve meşrutiyeti takdir etmeyen kimlerdir?

Sual: Efkârı teşviş eden, hürriyet ve meşrutiyeti takdir etmeyen kimlerdir?
Cevap: Cehalet ağanın, inad efendinin, garaz beyin, intikam paşanın, taklit hazretlerinin, mösyö gevezeliğin taht-ı riyasetlerinde insan milletinden menba-ı saadetimiz olan meşvereti inciten bir cemiyettir.
Benî beşerde ona intisap eden, bir dirhem zararını bin lira milletin menfaatine fedâ etmeyen, hem de menfaatini ızrar-ı nâsta gören, hem de muvazenesiz, muhakemesiz mânâ veren, hem de meyl-i intikam ve garaz-ı şahsîsini feda etmediği halde mağrurane millete ruhunu feda etmek dâvâsında bulunan, hem de beylik veya tavâif-i mülûk mukaddemesi olan muhtariyet veya istibdad-ı mutlak mânâsıyla bir cumhuriyet gibi gayr-ı mâkul fikirlerde bulunan, hem de zulüm görmüş, kin bağlamış, hürriyet ve meşrutiyetin birinci ihsanı olan af ve istirahat-i umumiyeyi fikr-i intikamına yediremediğinden, herkesin âsabına dokundurmakla, tâ heyecana gelip terbiye görmekle teşeffi isteyenlerdir. Münazarat

meşrutiyet: demokrasi
Teşviş:karıştırma, bulandırma
taht-ı riyaset: Liderliği, reisiliği, başkanlığı altında
menba-ı saddet: mutluluk kaynağı
Benî beşer: insanlar
intisab: bağlanma
tavâif-i mülûk: memleketin parçalanması
mukaddeme: başlangıç
muhtariyet: özerklik
istibdad-ı mutlak: tam diktatörlük
gayr-ı mâkul:akıl dışı
istirahat-i umumiye: genelin rahatı, istirahatı
teşeffi: rahatlama, yüreği soğuma, öç alma
ızrar-ınas: insanlara zarar verme
muvazenesiz: ölçüsüz
muhakemesiz: akıl yürütemeyen
meyl-i intikam: intikam meyli, arzusu
garaz-ı şahsîsi: kişisel kin
teşeffi: rahatlama, öç alarak rahatlama

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Hürriyeti Nedir?

İnsanı hayvandan ayıran vasıf "düşünme" "akletme" kabiliyetidir. İster köle olsun, ister efendi; ister fakir, ister zengin; ister işçi, ister sermaye; ister Türk, ister Kürt; ister dindar ister ateist nasıl sınıflandırırsanız sınıflandırın, hangi ideoloji ve unsur ve tabakada olursa olsun her insan düşünür, fikrine göre yaşamak ister.

Madem her insan fikreder ve fikrince ve dilendiğince yaşamak ister; demek kaç insan varsa o kadar fikir vardır ve her birinin dilediğince yaşama hakkı vardır. Demek hürriyet mecburdur, fıtridir.
Peki, hürriyeti nedir? Sınırı var mıdır?

Evvela fikirde sınır yoktur. Lakin, amelde sınır vardır. Hürriyet, kişinin kendisine ve başkasına zarar vermediği sürece meşru daire içinde -kanun ve kaidelere uygun olarak- dilediği gibi şahane yaşamasıdır ve dilediğine inanmasıdır.

Meşru daire içinde hiç kimsenin hususi hayatına müdahale edilemez. Fikrine sınır konulamaz.
Ameli başkasına zarar vermiyorsa ve ancak kendine zararı varsa doğrudan müdahale edilemez. Dolaylı olarak edilebilir. Mesela; kimseye zarar vermeden kanunlarca ayrılmış yerde içki içen birini içki içmesine müdahale edilemez. Ancak kanun koyucu tıbben ve ahlaken zararlı olan içkinin temin edilmesini güçleştirebilir. Reklamını yasaklar. İçki içenlere psikolojik destek verir. Kendine zarar vermesi engellenir.

Fikire gelirsek: Hürriyette meselelerinde en çok tartışılan mesele budur.

Başta dediğimiz gibi her insan fikir sahibidir. Fikire yasak koymak insana "hayvan ol" demek gibi bir hezeyandır.

Bazı fikirlerden nefret etsek de öyledir.

Evet, fikirlerden nefret etmek hakkına sahibiz. Hatta fikirlerle mücadele etme hakkına da sahibiz. Hiç kimse bir fikir ile mücadeleyi engelleyemez.

Mesela, bir dindar kominizmi sevmez. Kominizm fikrinin batıl olduğunu ıspat etmek için mücadele eder. Diyebilir; "kominizm , insan fıtratına muhaliftir"

Lakin,burda ince bir husus vardır. Kominizm ile mücadele eden kişi, koministin kendi fikrini savunma ve ıspat ve propoganda hakkına dokunmayacak. Onun kendi ideolojisine uygun yaşamasına ve bu arzusuna mani olmayacak bilakis -fikrinden nefret etse bile- hürriyetine destek olacaktır. Yoksa kominizim ile mücadele istibdat haline dönüşür. Zulümdür.

Keza, kominist İslam'ın fikirlerini beğenmeyebilir. Bir fikrini ve kaidesini eleştirebilir. Ancak, eleştiriye cevap hakkı vermelidir. Eleştirdiği kişinin kendini ve fikrini izah etmesine fırsat vermelidir.

İşte hürriyet budur ve bu hürriyeti sağlayacak yegane sistem Demokrasidir.

Malesef, insanlar hür olmak için mücadele etmenin başkasının köle olması ile mümkün olacağını zannediyorlar. Kendi fikrini yaşatmak, kabul etirmek için "güçlü olan haklıdır" düsturu ile azim bir zulme sebep oluyorlar. Güya kendi ideolojisini, fikrini korumak adına maddi güce prim veriyorlar.

Asrımızın en büyük bir hastalığı da budur: Şöyle ki; her bir ideoloji sahibi sair ideolojileri ve mücadeleyi bölücülük ile yaftalamaktadır. diğer ideolojinin her biri işi ard niyetli olarak propoganda edilmekte ve insanlığı bir kaosa süreklemektedirler.
devam edecek