Hem herbir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse, güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet(koruma çabası ve arzusu), fedakârlık, rıza-yı İlâhî, sevab-ı uhrevî yerine garaz(kin), menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık(sadece kendisi için endişelenme), tasannu(yapmacıklık), riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zâhirî(görünürde) âsâyiş ve insaniyet altında anarşistlik ve vahşet mânâları hükmeder; o hayat-ı şehriye zehirlenir. Çocuklar haylâzlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler(güçlüler) zulme, ihtiyarlar ağlamaya başlarlar.
Buna kıyasen, memleket dahi bir hanedir ve vatan dahi bir millî ailenin hanesidir. Eğer iman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetse, birden samimî hürmet ve ciddî merhamet ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet ve hilesiz hizmet ve muaşeret ve riyâsız ihsan ve fazilet ve enaniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişafa başlarlar.
Asa-ı Musa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder